Türkiye’nin en çok tüketilen balıklarından biri olan hamsi, hem Karadeniz’de hem de Marmara Denizi’nde avlanıyor. Ancak aynı tür olmalarına rağmen iki denizin sıcaklık, tuzluluk ve besin yapısı balığın tadını, yağ oranını ve dokusunu belirgin şekilde değiştiriyor. Bu nedenle sofraya gelen hamsinin hangi bölgeden geldiği, lezzetten pişirme yöntemine kadar her ayrıntıyı etkiliyor.
1. Yağ Oranı ve Lezzet
Karadeniz, düşük sıcaklığı ve zengin plankton yapısı nedeniyle balığın yıl boyunca daha fazla yağ depoladığı bir deniz. Bu nedenle Karadeniz hamsisi daha aromatik, yağlı ve belirgin bir tada sahip oluyor. Marmara hamsisi ise daha sıcak ve daha durgun sularda yaşadığı için daha düşük yağ oranına sahip. Lezzeti daha hafif, eti daha kuru ve sıkı bir yapıda olabiliyor.
Yağ oranındaki bu fark, pişirme yöntemlerini de etkiliyor:
- Karadeniz hamsisi kızartma ve buğulamada daha iyi sonuç veriyor.
- Marmara hamsisi ise ızgarada veya fırında daha sağlam bir doku sağlıyor.
2. Boyut ve Fiziksel Yapı
İki denizin koşulları balığın gelişimini doğrudan etkiliyor. Karadeniz hamsisi, göç eden bir tür olduğu için daha uzun ve silindirik bir yapıya sahip. Ortalama 12–15 cm boylarına ulaşabiliyor. Marmara hamsisi daha küçük sürüler hâlinde yaşadığından 8–12 cm arasında değişen daha kısa bir boya sahip.
Renk farklılığı da dikkat çekiyor:
- Karadeniz hamsisinin sırtı daha koyu ve parlaktır.
- Marmara hamsisi daha açık tonlarda olabilir.
3. Beslenme ve Besin Değeri
Karadeniz’in güçlü akıntıları ve zengin plankton yapısı hamsinin daha yüksek Omega-3 biriktirmesini sağlıyor. Türkiye’de yapılan analizlerde Karadeniz hamsisinin Omega-3 seviyelerinin diğer bölgelere göre daha yüksek olduğu biliniyor. Marmara hamsisi ise daha sınırlı besin kaynağına sahip sularda yaşadığı için yağ ve Omega-3 miktarı daha düşük olabiliyor.
Her iki tür de sağlık açısından değerli olsa da:
- Omega-3 bakımından Karadeniz hamsisi öne çıkıyor.
- Kalori kontrolü isteyenler için daha düşük yağlı Marmara hamsisi uygun olabiliyor.

















